14 Mart 2012 Çarşamba

Herşey nasıl hastalar aleyhine olabilir?




Bugün tıp bayramı ya,bunun hakkında bişiyler diyim istedim,mesleki damarım kabardı yine.Sonra bir yazı okudum,benim diyceklerim demiş zaten.Hem saygı duydum hem kıskandım.Ekşisözlükten biri yazmış çok da güzel yazmış eline sağlık.Dediklerinin azı yok fazlası var.Biz tıpçılar sosyal paylaşım sitesinde bu yazıyı kendi aramızda paylaşıp kendi kendimize konuşuyoruz.Ben elçi oluyum dedim, asıl kitlesine ulaşmasında yazının...Orjinal ekşisözlükteki linkini bulabilseydim onu vercektim direkt aslında ama bulamadım.Eğer siz bulursanız haber edin ekleyim buraya.Yazarının affına sığınarak sizle paylaşıyorum işte bu yazıyı;




Malpraktis :

Oncelikle, bazıları şunu hala anlayamamış; her doktor para kazanmak için
doktorluk yapmaz ama para kazanmadan da hiç bir doktor doktorluk yapamaz.

Malpraktis, yanlış uygulama demek. hastaya yanlış tedavi yaptığın zaman
götünden kanı alıyolar. alsınlar tabi. misal ben yanlış tedavi yaptığım
için 200.000 tl ceza ödüyorsam ve malpraktis oranı aşağı yukarı 10.000
hastada birse, bana önce hasta başı, 200.000 bölü 10.000 eşittir 20 tl'den
çok para versinler, sonra hata yaptığımda çatır çatır alsınlar parayı.
allah değilim, mutlaka hata yapıcam. bi mühendisten, öğretmenden, memurdan
%0 hata beklemiyorsan, benden de bekleyemezsin. ama senin işin insan
sağlığıyla ilgili diyorsan ve binde bir hatta onbinde bir bile olsa hata
yaptığım taktirde hesabını soracaksan, karşılığını da vereceksin. 10.000'de
1 hatamda tonla paramı alıyosan, 9999 doğru kararımda da hatamı telafi
edebileceğim parayı vereceksin. kara kaşım kara gözüm için değil. bildiğin
matematik gereği. vermezsen doktorluktan para kazanamam, doktorluk yapamam,
doktorsuz kalırsın. ya da hatamı gizlerim, gerekli gereksiz bin tane film
çektirip, bin tane tahlil yaptırıp kendimi garantiye alırım. sen de, sağlık
sisteminin harcamaları neden bu kadar çok, tomografi için neden 1 ay
sonraya gün verdiler diye düşünür durursun.

Performans sistemi de doktorun yaptığı iş oranında ödeme alması demek. öyle
anlatıyolar ama aslında durum öyle değil. iki farklı hastanede, aynı işi
yapıp, aynı sayıda hasta bakan, birbirinin tıpa tıp aynı iki doktordan biri
performanstan 3000 tl alırken diğeri 300 tl alabiliyor. neden? çünkü,
"döner sermayeden aldığın pay = (hastanenin o ayki geliri - hastanenin o
ayki gideri) x senin performans puanın / hastanedeki herkesin toplam
performans puanı" gibi bişey. anlamadıysan, hastanenin gideri artarsa
performans gelirin düşüyor. yolsuzlukla, otla bokla hastanenin giderleri
artınca ben emeğimin karşılığını alamıyorum. diyelim ki hiç yolsuzluk yok,
puanımın karşılığını tam olarak alıcam, o zaman da sorun çözülmüyor. para
kazanabilmem için çok hasta bakmam, çok tahlil, çok film istemem, çok
girişimsel işlem yapmam lazım. zaten malpraktis yüzünden götüm tutuşmuş
durumda, poliklinikte 5 dk'da doğru dürüst tanı koyma riskine girmiyorum,
yazıyorum tahlili, istiyorum filmi, bugün git 1 ay sonra filmin çıkınca gel
diyorum. film ve tahlilden ayrı puan, muayeneden ayrı puan alıyorum, 1
muayene puanı da 1 ay sonra film çıkınca alıyorum. senin tanın gecikiyor,
işin uzuyor ama ben kendimi garantiye alıyorum. bu arada da daha çok para
kazanıyorum. netice de allah değilim demiştik. her hastaya 1 saat ayırsam
bile hata yapacakken, o günkü kırkıncı hastamda kendi yargılarıma güvenme
riskine girmiyorum. çünkü, hastane bahçesinde avukatlar müşteri ararken,
kazandığım üç kuruşu malpraktis davasında tazminat olarak ödersem,
doktorluktan para kazanamam, doktorluk yapamam, doktorsuz kalırsın.

Şimdiye kadar iyi şeyler olarak gördüğün malpraktis ve performans
uygulamalarının seni ya doktorsuz bırakacağını ya da kötü sağlık hizmeti
almana neden olacağını, suçlunun da doktorluk yapmamakla kötü de olsa
doktorluk yapmak arasında kalan doktor olmadığını anlamışsındır heralde.
ben doktor olsam öyle yapmaz böyle yapardım dediğin mantıklı bi önerin
varsa yaz, okuyalım, öyle yapalım.

Hastanın doktora puan vermesi sistemi, teknik bilgisi konusunda değil de
nezaketi, temizliği, ilgisi vs için puan vermesi, bu sayede daha saygılı,
ilgili, titiz doktorların ödüllendirilmesi; asık suratlı, hastaya "sen"
diye hitap eden, emir kipiyle konuşan doktorların cezalandırılmasını
amaçlıyor. aslında öyle değil ama öyle olsun. düşün şimdi, ben
poliklinikteyim, sen de hastamsın. göğsünün sol tarafında ağrın var. benim
sana bakmam için 5 dakikam var. içeri girdin, buyrun neyiniz vardı dedim.
göğsümün sol tarafında ağrı oluyor dedin. buna sebep olabilecek nerden
baksam 30 tane hastalık var. benim bunları elemem lazım. sırayla sorucam:
ağrı tam olarak nerede, belli bir noktada mı yoksa yayılıyor mu, batar gibi
mi yoksa sıkıştırır gibi mi, ne zamandır ağrı var, aniden mi başladı yoksa
hafif başlayıp giderek arttı mı, bütün gün mü devam ediyor yoksa ara ara
gelip gidiyor mu, kolunu hareket ettirince göğsünde ağrı oluyor mu, nefes
darlığı var mı, öksürük var mı, öksürünce daha çok ağrıyor mu, balgam var
mı, balgam varsa kanlı mı, ne renk, kıvamı nasıl, yürüyünce, merdiven
çıkınca ağrı değişiyor mu, baş dönmesi, bayılma oluyor mu, çarpıntı var mı,
gece kaç yastıkla yatıyorsun, geceleri nefes darlığıyla uyanıyor musun?
sorulacak şeyler daha bitmedi ama sen anladın olayı. ben bunları makina
gibi hızlı hızlı söylesem sen de hiç lafı dolandırmadan, kısa ve net
cevaplar versen bile 5 dakika dolmuş oluyor. daha muayene etmedim, eski
hastalıklarını, kullandığın ilaçları, geçirdiğin ameliyatları,
alerjilerini, ailede benzer sıkıntısı olanların olup olmadığını sormadım.
bu arada sıradaki hasta kapıyı açıp kafayı uzattı bile. daha ne kadar
beklicem diye soruyor. bu şekilde günde 20 tane hasta bile bakamam ama bazı
günler 100 tane hasta bakmam gerekiyor.

O yüzden napıyorum? hayati tehlike oluşturabilecek hastalıkları 2 dakikada
3-5 soruyla eliyorum. 1 dakikada ciğerlerini ve kalbini dinlemekten ibaret
bi muayene yapıyorum, 1 dakika içerisinde en iyi tahminime göre ilacını
yazıp tomografi ve kan tahlillerini istiyorum, bilgileri bilgisayara
giriyorum ve tomografi sonucuyla tekrar gelmek üzere seni yolluyorum. senin
tanın gecikiyor, yanlış tedavi alma olasılığın artıyor, defalarca hastaneye
gitmen gerekiyor.

Buna not verme sistemini de ekle. bi doktor bu durumda ne yapar? çoğu
doktor bi bok yapmaz. eskiden ne yapıyorsa şimdi de aynısını yapar. elinden
geldiğince hızlıca tanı koyup, tedaviyi yazıp, tahlili, filmi ister,
sıradaki hastaya geçer. bu arada hasta lafı dolandırıyorsa, yani senin gibi
kısa ve net cevaplar vermiyorsa, komşusunun da göğsünün ağrıdığından, bi
doktorun ona falanca ilacı verdiğinden falan bahsediyorsa hastanın sözünü
keser, hastayı dinlemeyen ilgisiz doktor olur. bu döngüyü sabahtan beri
ellinci defa tekrarlarken hastanın yüzüne gülmediği ve hasta muayene için
soyunurken acele ettirdiği için saygısız doktor olur. puanı düşer, ceza
alır, kazandığı para azalır. bi süre sonra doktorluktan para kazanamaz,
doktorluk yapamaz, doktorsuz kalırsın.

Uçkağıtçı doktor ne yapar? hastayı ilgili konulara yönlendirmek için sözünü
kesmek yerine, olan vaktini hastanın ilgili ilgisiz cevaplarını dinleyerek
geçirir, akciğerinin bi kısmını, kalbin tek odağını dinleyip karını şöyle
bi mıncıkladıktan sonra, yarım yamalaktan da az bulguyla en geniş
spektrumlu antibiyotiği yazar, tahlil ve film ister, bu arada hastanın
yüzüne güler, girişte çıkışta elini sıkar, siz diye hitap eder. ilgili ve
saygılı doktor olur. senin tanın daha da gecikir, yanlış tedavi alma
ihtimalin daha da artar, hastaneye daha da fazla gelirsin. kırk tane
doktora ilgisiz şeyleri tekrar tekrar anlatıp durursun.

Simdi eğer varsa içindeki doktor nefretini bi kenara bırakıp, sadece kendi
çıkarını düşünerek, malpraktisi, performansı, not vermeyi topla kafanda.
hala bu sistemi savunabiliyosan, doktorlar daha ilgili, daha saygılı olacak
diyosan, daha iyi sağlık hizmeti alacağını düşünüyosan aynen devam et. ama
kendi sağlığını düşünüyosan bunlara bi dur demen lazım.

--

Senior Student in Mechanical Engineering
Middle East Technical University

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...