28 Şubat 2013 Perşembe

Bir Ayrılığın Anatomisi

Ayrılmak zor , ayrilikla basedebilmek daha zor..
Zaman herşeyin ilacidir diyorlar ya..zaman geçtikçe ve ise yaramadikça paniğe kapiliyorsun. Herşeyin ilacı bana yaramadiysa demekki ben böyle içimdeki bu yokluk hissiyle kalcam diye korkuyorsun..
Şimdi benim durumum tam bu işte..
Geçen zaman ona beni unutturuyor mu yoksa ozletiyor mu diye merak ediyorum.
Bide yuzlesmeye korktuğum için facebook u acamiyorum..neyle yuzlesmeye korkuyorsun diyorsan ; mutlugugundan da mutsuzlugundan da korkuyorum..
Zaman geçip olaylara uzaktan baktıkça farklı noktalar dikkatini çekiyor..onla yeni anın olmayınca eski anıları otopsi masasına yatirip inceliyorsun..
Sonra soruyorsun kendine..
Senin birakmana izin veren seni bırakmış olmuyor mu aslında ?
Suçlamıyorum onu biliyorum yorulmustu , yormustum istemeden..çünkü benim hayatımdi yorucu olan.ben yorulurken yanımda durmuştu ama işte daha fazlasina gücü kalmamıştı..yeni savaşlara girmek istemedi..sen savaşı kazan gel dedi..fırtınada beni yalnız birakti..
Onu ozledigimi bin kere belli etmeme rağmen beni bir kere bile aramaması icimi burkuyor. "dur bakalım daha bitmedi , halletcez..ne olursa olsun ben yanindayim" demesi pek bir güzel olmaz miydi?
Filmlerde öyle görmedik mi , kitaplarda öyle okumadık mi ? Sadece edebiyatta mi var yorulmayan aşklar ?
Ama iste suçlamıyorum onu..haklıydi.haklı ama tutkusuzdu...

17 Şubat 2013 Pazar

genetik hastalık; vampirlik

Ortalık vampir dizilerinden, filmlerinden ve kitaplarından gecilmiyor.peki bu vampir mitinin aslında ilham kaynağının bir hastalık olduğunu söylesem?

Vampirlerin tipik özelliklerini söyleyelim önce..açık tenli güneşten kaçınan bu nedenle genelde akşamları ortaya çıkan, kan emerek beslenen, sivri dişlere sahip olan ve sarımsakla savusturulabilinen yaratıklar...tabi bir de ailesel bir kalıtım olduğunu unutmamak gerek vampirlik olayı genlerinde var.

Biraz da porfirya olarak bilinen bir hastalıktan bahsedelim..bu hastalıkta enzimlerde bir takım bozukluklar oluyor.Bunun sonucunda vücutta biriken bazı maddeler kişileri ışığa duyarlı yapıyor.böylece ışığa maruz kalınca ciltte kaşıntı ve yanıklar oluşuyor.haliyle bu kişiler ışıktan kaçınarak akşamları ortaya çıkıyor. Günümüzde bu hastalarin tedavisinde hemin denilen ve kanda bulunan bir madde damardan enjekte edilerek hastalığın bulguları hafifletiliyor yani tedavisinde kan var.sanırım henüz tedaviyi bırak hastalık bile bulunmamisken birileri kan içmenin iyi geldiğini keşfetmiş olabilir. Gene bu vücutta biriken maddeler nedeniyle dış etlerinde cekilmeler ve dişe kirmizimsi bir renk veren madde birikimleri de hayal gücünü çalıştıran bir görünüm oluşturuyor.bazı kaynaklar sarimsakta bulunan bir kimyasalin semptomlari daha beter yaptığı için hastaların sarimsaktan kacindigini söylese de bunu kanıtlayan kesin veriler yok...tabi bir de bu hastalığın aileyle kalitimla geçtiğini söylemek gerek.bu hastalik genlerden var yani...

Tabi sevdiği kız uğruna maceralar yasiyan yakisikli vampir efsanesi üzücü bir hastalıktan daha ilgi çekici.Bu nedenle hastalığı bir kenara bırakıp mitlere inanmak daha tercih edilesi..uzumunu yerken bağını sormak istemeyenlerin kafasındaki yakışıklı vampir erkek arkadaş imajına zarar verdiysem kusuruma bakmayın artık :)

6 Şubat 2013 Çarşamba

Giden unutabilir mi ardında kalanı ?

Lisedeyken bir çocukla çıkıyordum.1 hafta falan çıktık.Çok fazla ilşkisi olmuş biri de değilim.Ama annesı okulda öğretmen bunla okulda gizli saklı buluşuyoruz.Çok mu hoşlanıyorsun desen hayır ama tanımak istiyorum.
Neyse bu bir hafta sonra çıktı geldi :
'Ben senden ayrılmak istiyorum' dedi.
Ben de ne dıycem tamam sen bilirsin dedim.Ve benım için çat diye bitti olay.Diyceksin bir haftalık olay herhalde hasretinden yataklara düşecek değilsin.Ama işte aman da kaçtı kovalayım olmadım.Neden terkediyorsun diye sormadım.Doğru dürüst üzülmedim bile.Sonra anlaşıldı ki benim ona sevgimi test etmek için öyle demiş.Ben onun için çaba harcamamışım,umursamamışım demek onu sevmemişim ne biçim kızmışım falan filan.Baya kızmıştım bana öyle oyun oynadı diye.
'Uğraşamam senle he öyle' deyip kapatmıştım konuyu.
Ama işin aslı öyle değildi.Umursuyordum ben çocuğu ama ayrılmak isteyince bende ki ona karşı hisler bitmişti sadece.Daha sonraki ilişkilerim de,beğendiğim çocuklara da bu farkındalıkla bakınca keşfettim ki;
'Beni istemeyeni ben de istemiordum.Bu kadar basitti ve tanrının bir lütfuydu bana.
Kendini beğenmişlik olabilir,çaba sarfedip birinin aklını çelmeye üşenmek olabilir,tutku eksikliği olabilir.Ama sonuca bak,üzümünü ye bağını sorma.
Öyle büyük hayal kırıklıklarım,platonik aşklarım olmadı bu sayede.Birine tutulup kalıp boşuna zamanımı harcamadım benı sevmeyen insanlara.
Elbette benı farketmeyen ama benim farkettiklerim oldu.Beni farketmeleri için küçük bir çaba harcadıktan sonra istediğim ilgiyi görmediysem anında ilgimi kaybettim.
Ben böyle kendimi şanslı hissede duruyum,benim şanssızlığım giden olmanın yükünü kaldıramamakmış.
Şimdi gittim birinden..Keşke giden değil kalan olsaydım diyorum.Daha rahat başedebileceğim bişeydi..
Dönsem olmayacağını biliyorum..artık eskisi gibi olmaz..
Dönüş için ise tüm yollarım  kapalı...
Ayrılmak zor tamam ama artık dönüş olmayacağını,bir zamanlar kurduğunuz hayallerın gerçekleşmeyeceğini bilmek daha zormuş.Bunun nedeninin kendin olduğunu bilmek ise çok betermiş.
Bir yandan çok iyi olsun istiyorum,mutlu olsun,hayatına devam etsin...
Bir yandan da istemiyorum.O benimdi..başkasına sarılacağını,öpeceğini,bizim hayallerımızı onla gerçekletireceğini düşünmek içimi acıtıyor..
Acı gitmiyor..eskiyor ama orda bir yerde duruyor.
Mesaj atmasını,aramasını deli gibi isterken mesaj atıp aramasından korkuyorum.Söyleyecek sözüm kalmamışki,çözüm önerim yokki...
Hala şarkı dinleyemiyorum ağlamamak için..
Hala yolda yürüyen sevgililere bakamıyorum,yanlış mı yaptım sorusuyla boğuşmamak için...
Giden gitmiştir gittiği an bitmiştir insanı olduğumu düşünürken aslında buymuş beni anlatan yazı;


"gitmek mi zordu yoksa kalmak mı
yanmak mı zordu , yok olmak mı
kendi ipini çekmek değil miydi gitmek
ardında gözü yaşlı bir sevgili bırakıpta gitmek
en zoru değil miydi gözlerinde gördüğün son hüznün sebebi olduğunu bilmek
aktığını gördüğün son göz yaşı değil miydi senin için akıttığı
yüzündeki son acının nedenide sen değilmiydin bırakırken
ipini çeken senmiydin gerçekten
yoksa hayat denen hakimmiydi bu kararı senin adına veren yine
sen vazgeçmişken gitmekten gözlerdeki acıyı farkettiğinde
artık tabureye son tekmeyi vuracak cellat gelmiştir çoktan
sen son kez bakarsın gözlerini ta içine
bıraktığın acıyı yaktığın yüreği görürsün
gözlerinde yaş dudaklarında acı bir tebessüm
ve hayata bıraktığın son portredir bu
ve bıraktığın son armağan da acılı bir yürek ve yaşlı gözler..."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...