15 Şubat 2012 Çarşamba

Tıpın Evreleri vol.2:Bir intörnün çilesi


Gelelim tıp eğitimin en acılı dönemi internlüğe. Aslında internlüğü başka bir şeyle kıyaslamak haksızlık olur.Kendi içinde bir dinamiği vardır. Her şey çok güzel başlar aslında. Heyoo sınav yok artık, ahanda doktor oldum ,nöbet kıyafetimle gezip scrubstaki bebeler gibi takılıyım en iyisi diye başlar her şey.

Sonra nöbette tüm kliniğin kanlarını al dediğinde abiniz/ablanız acı gerçekle yüzleşirsiniz. Artık hiç bir şey değilsinizdir. Öğrenci değilsinizdir ondan öğrencilik şımarıklığı sökmez, hocalar yüzünüze bakmaz zaten kime şımarıklık yapcaksın. Doktor değilsindir,zaten kimse doktorluk işi yaptırmaz genelde. Eğitim desen yoktur. Bir şey sorsan birine anında iş kitler cevap vermek yerine. Hiç bir hakkınız hukukunuz yoktur. Hoca dese hmm senin stajını uzattım,sende soramazsın niye diye çünkü sorsan bir ay daha uzatır.Her şey bu tehdit unsuru üstünden yürümeye başlar zaten. Tuvalete gitmek için bile abi/abla dediğin asistanından izin alman gerekir. Tek önemli konu kimlerden kan alman gerektiği ve kimlerin kan şekerine bakmak gerektiğidir bir süre sonra. Gerçi asistan, hocadan niye bunun kanına bakmadın diye azar yeme ihtimalinden kurtulmak için tüm klinikten kan al der. Sonra o hastalarla sen muhatap olursun. Zaten seni kan almadan kan almaya gören sanki o kanı hayrına veriyormuş gibi davranan hastalarla uğraşırsın. Her gün kan alıyorsun diye kızar, alamazsan ayrı kızar. Bir de gerizekalı bir asistan varsa başında zar zor kan aldığın hastanın odasından tam çıkmış kanı tüplere boşlatmışken “canımmm o hastadan bir de mor tüpe kan alsanaaa” diye bir ses gelir asistandan.

Hastanenin tüm gereksiz angarya işlerini yaparsın. O kadar arkanda seni savunan biri yoktur ki sekreterler, hasta bakıcıları bile seni aşağılar yüzüne bakmaz. Ve işin garip tarafı bir süre sonra bu düzen bu aşağılama normal gelir. Birisi normal insan gibi davransa “nekaddar iyii biri yaaa çok süper birisi” diye hayran olursun, gözlerin falan dolar. Hemşireler zaten ertesi gün evlerine gitceği sen orda sürünmeye devam etceğin halde işlerini sana yaptırırlar birde eksik yapma diye komutan gibi gezerler başında kan şekerine baktın mı bak bu saatte bakcaksın unutma bıdı bıdı kafanı s.kerler. Hatta uyanmadıysan gelip dürtükler uyandırırlar kendileri bakmak yerine bir tanecik kan şekerine. Kalemim yoktu da hemşirenin birinden kalem istemiştim onun yapması gereken işin sonucunu yazmak için bir ton laf yemiştim sonra lütfedip kalemini verdikten sonra da insan bir teşekkür eder bilmem ne die laf sokmaya devam etmişti. Ve bu o kadar normal gelmişti ki o zaman bana. Öyle aşağılanmak, azarlanmak , selam bile verilmemesi,verilen selamın alınmaması, yan tarafta çay içip çekirdek çitlerlerken sen ölsen umurlarında olmaması…O sistem içinde o kadar benimsetmişlerdiki ancak şimdi fark ediyorum bırak doktor gibi davranılmasını insan gibi bile davranılmadığımızı. Bir kere bunların çaydanlığından çay almıştım aşağı kantine inecek vakit bulamadığımdan. Of nerdeyse kusturacaktı o çayı bana..parasını veriyim demiştim bir de ayrı azar çekmişti,sonrada mutfak kapısına “internler giremez” yazmıştı kompleksli hemşirenin teki. Hocalar ise bizi gelip geçici gördüklerinden, bize hemşirelerin nasıl davrandığını anlattığımızda çiçek alıp gidin gönüllerini alın falan demişti ben onlarla konuşuyum bir bile diyip gönlümüzü almamıştı adam ya.

Mecburi hizmete başladığımda bana doktor olarak davranılması, saygı duyulması, benim bir yıl boyunca yaptığım o kadar angarya salak işin benim eğitimime gram katkısının olmadığını görmek o kadar dokunmuştu ki bana… Doktorluk başka bir şeydi ve bana bunu öğretmemişlerdi. Hatta unutturmuşlardı bildiklerimi de o son sene de… Karar vermem, insanları yönetmem, tedavi orderi vermem gerekiyordu.Halbuki ben son sene ders çalışmaya bile vakit bulamadan ambu yapıp el kası çalışmış ve kan şekeri bakıp,ekg çekip hemşirelik eğitimi almıştım.

Neyse internlüğün tıpın son senesinde olmasının asıl nedeni artık yolun geri dönülemeyeceği kadar gidilmiş olması sanırım. Ve internlük bu hayatta bir kere yapılır ancak deseler hadi bir daha yap yok yani gözüm yemez o salak dünyaya tekrar girmeyi. Çömez asistanlık da bölüm ve ortamına göre daha da beter bir dünya olabilir tabi ama henüz tatmadığımdan bu konuda ne desem boş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...